Gittiğimiz mekan çok kalabalıktı. Ama neyseki önlerde yer bulabildik. Tam saatinde başladı ve 11'de bitti. Biz daha uzun sürer diye düşüyorduk ama sadece bilinen şarkılarını söylediler ve bence biletler de bu kadar performansa fazla geldi. Sonra kulise girmeye çalıştığımızda da çok ters bir şekilde ger çevrildik. Ama yine de iyiki gitmişim diyorum.
19 Mayıs 2019 Pazar
Yüzyüzeyken Konuşuruz
19 Ocak 22.00 'de Kadıköy Jolly Joker sahnesinde gerçekleşen Yüzyüzeyken Konuşuruz konserine gittik. Çok uzun zamandır gitmek ve görmek istediğim bir gruptu. Türkçe alternatif müzik yapanlar arasından en sevdiğim grup bu gruptur. Şarkılarının sözleri çok anlamlı gelir bana.
Gittiğimiz mekan çok kalabalıktı. Ama neyseki önlerde yer bulabildik. Tam saatinde başladı ve 11'de bitti. Biz daha uzun sürer diye düşüyorduk ama sadece bilinen şarkılarını söylediler ve bence biletler de bu kadar performansa fazla geldi. Sonra kulise girmeye çalıştığımızda da çok ters bir şekilde ger çevrildik. Ama yine de iyiki gitmişim diyorum.
Gittiğimiz mekan çok kalabalıktı. Ama neyseki önlerde yer bulabildik. Tam saatinde başladı ve 11'de bitti. Biz daha uzun sürer diye düşüyorduk ama sadece bilinen şarkılarını söylediler ve bence biletler de bu kadar performansa fazla geldi. Sonra kulise girmeye çalıştığımızda da çok ters bir şekilde ger çevrildik. Ama yine de iyiki gitmişim diyorum.
Salt Galata
22 Şubat günü arkadaşımla Karaköy'de bulunan Salt Galata adlı kütüphaneye gittik. Yeri Avusturya Lisesi'nin hemen alt sokağındaydı bu yüzden rahat bulduk. Beklediğimizden daha da büyüktü ve iki katlıydı. Daha önce hiç bu kadar büyük ve çok sayıda kitap barındıran bir kütüphaneye gitmemiştim. Bu benim için bir ilk oldu. Alt katında daha çok çalışma masaları vardı. Üst katta ise koltuklar ve bölmeler mevcuttu. Her konu hakkında kitap vardı. Üst kattaki tarihi bölüm hariç her tarafa bakabildik. O bölümde çok eski kitaplar vardı. Zarar görmesinler diye kilitli tutuyorlardı. En önemli şey de herkesin çok sessiz olması ve pür dikkat ders çalışmasıydı.
Genellikle gittiğim kütüphanelerde çok fazla insan olmazdı. Bunda ise neredeyse ayakta kalacaktık, o kadar doluydu ki. Bir dahakine sadece ders çalışmak için gideceğim.
Genellikle gittiğim kütüphanelerde çok fazla insan olmazdı. Bunda ise neredeyse ayakta kalacaktık, o kadar doluydu ki. Bir dahakine sadece ders çalışmak için gideceğim.
8 Mart Kadınlar Günü Gösterisi
8 Mart günü saat 20'de Ataşehir DasDas'ta gerçekleşen "Geleceğin Güçlü Kadınları" adlı gösteriye gittik. Bu gecenin anlam ve önemi de çok büyüktü. Bu geceden toplanan bütün paralar İTÜ üniversitesinde mekanik mühendisliği okuyan 20 kız öğrenciye burs olanağı olarak gidecekti. Bu anlamlı gece içim Model ve Can Bonomo sahne aldı. Aynı zamanda ekranda çok gördüğümüz oyuncular da defileye çıktı. Aynı zamanda açık arttırma falan da yapıldı. Bu önemli amaca katkı sağladığımız için de çok mutluyum.
Sabancı Üniversitesi Sergisi
8 Mart tarihinde Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin tuval ve resimlerini sergiledikleri ücretsiz sergiye gittik. Genel olarak yağlı boya tekniğinin kullanıldığı bu sergi hem sanat okuyan hem de okumayan öğrencilerin açtığı bir sergiydi. Serginin genel konusu çevre kirliliğiydi. Çevre kirliliğine dikkat çekmek için bu sergiyi açmış oldukları yazıyordu. Kolaj tekniği de kullanılarak zıt olan durumları bir araya getirmişlerdi. En ilgi çekici örnek buz dağları ve çölün birleşimiydi. Aynı zamanda beşeri unsurların doğayı değiştirmesini konu alan birkaç eser vardı. Sergi çok büyük olmasa da otuz civarında eser vardı. Bence öğrenciler için güzel bir sergiydi.
Alice Müzikali
12 Şubat saat 20:30'da arkadaşlarımla birlikte sabırsızlıkla beklediğimiz Alice Müzikali'ne gittik. Başrollerini Serenay Sarıkaya, Enis Arıkan, Ezgi Mola, Şükrü Özyıldız ve İbrahim Selin'in paylaştığı bu müzikalde klasik Alice'in maceraları konu alınmıştı. Fakat diğer müzikallere göre çok değişik birkaç yanı vardı. Öncelikle hikaye günümüze uyarlanmıştı. Yani teknoloji de işin içindeydi. Hikayede bilgisayarlar, cep telefonları falan vardı. Onun dışında çok fazla görsel efekt vardı. Neredeyse her sahneden bir hologram çıkıyordu. Onun dışında müzikler çok eğlenceliydi. Serenay Sarıkaya'nın sesi çok güzeldi ama Alice'in küçüklüğünü oynayan kızın sesi daha da güzeldi. Genel olarak çok beğenmeme rağmen sonu çok saçma bitti. Konuyu birden kestirip attılar ve sonunu anlamadım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)